Sensör Büyüklüğü Ne Kadar Önemli? (Namıdiğer Tam çerçeve vs APS-C)9 dakika

Yaklaşık okuma süresi: 7 dakika

Daha önce Fujifilm’e geçiş yolculuğumu anlattığım yazımda biraz bahsettiğim ve aslında son yıllarda ciddi anlamda çok sık tartışılan bir konuyu bugün ben de ele alacağım. Başlamadan önce şunu belirtmek isterim ki, yazacaklarım gerçekten ne düşündüğüm ve tamamen kendi tecrübe ve değer yargılarına dayanan kişisel fikirlerim ve sadece fotoğraf konusuna değinecek. Videoda durum biraz daha farklı ve benim oradaki konularda pek fikrim yok.

Gelin şimdi hep birlikte öncelikle temellerden başlayarak bu konuyu inceleyelim.

Temel Tanımlar ve Tarihsel Bilgiler

Ben bir konuda konuşurken veya dinlerken bir konuya oldukça önem veriyorum: tanımlar. Bu yüzden, öncelikle konuşacağımız belli başlı kavramları tanımlayalım. Öncelikle bu tam çerçeve ne demek, aps-c ne demek, nereden geliyorlar, ona biraz odaklanalım.

Tam çerçeve kavramı (İng. “full frame”), analog fotoğrafçılık zamanlarından beri kullanılagelen 35mm film ile standartlaşmış olan film boyutundaki sensörlere verilen bir isim. Aslına bakılırsa, bu kavramın eski zamanlarda çok da bir artısı yok. Çünkü, aşağıda, ilk fotoğrafta görebileceğiniz üzere yaygın kullanımda olan en küçük film boyutu. Asıl özelliği ise 36mm x 24mm boyutlarında fotoğraflar çekilebilmesi ve dolayısıyla fotoğraf makineleri için küçülen boyutlar. Hatta Leica’nın ortaya çıkış hikayesini okursanız, Oscar Barnack’ın Leica’yı icat ettiği zamanında 120 filmin boyutlarının pratik olmaması ve insanların daha kolay fotoğraf çekebilmesi adına daha küçük boyutlardaki (bugün tam çerçeve dediğimiz 36×24) sinema filmleriyle fotoğraf çekme çabası denilebilir. Hatta bir adım daha ileri giderek, çok havalı olan “tam çerçeve” (neye göre tam, o da ayrı mesele) kavramının Almanca’daki ismi biraz o havalılığına gölge düşürüyor: Kleinbildformat (Alm. “Küçük resim formatı”) 🤷‍♂️. Çünkü analog dönemde 35mm küçük format olarak geçiyor. Bunu nereden anlıyoruz? Profesyonellerin kullandığı daha büyük boy filmlerden. Yani orta format (120 film) denilen formattan. Bakın, bu bile “orta” ismini almış. Üstelik bu filme çekilen negatiflerin boyutları şöyle (hepsi cm cinsinden): 6×4,5 – 6×6 – 6×7 – 6×9 – 6×17 (Ki bu da Fujifilm’in panoramik bir makinesi 😊 ). Yani “tam çerçeve” veya “küçük resim” formatından kat be kat büyük negatiflerden bahsediyoruz. Bunların daha büyüğü ise yaprak film diye de geçen, popüler boyutları 4 x 5 inç (10,2 x 12,7cm) ve 8 x 10 inç (20,3 x 25,4cm) olan negatiflere fotoğraf çekebilen eski filmlerden tanıdığımız ayaklı, ahşap, kocaman makinelerin kullandığı filmler. Kısa kenarı 2,4 cm olan film ile 20,3 cm olan filmlerin ilişkisini düşündüğümüzde aslında Almanların neden bu film tipine “küçük resim formatı” dediği de anlaşılabiliyor.

APS-C kavramı da tıpkı “tam çerçeve” gibi analog zamanlarla ilişkisi olan bir kavram. Açılımı “Advanced Photo System type-C” olan bu format, eski zamanlarda 35mm filmden biraz daha küçük boyuttaki negatifler için kullanılan bir tabir (Video dilinde Super 35 denen boyuttan bahsediyoruz). Boyutuysa 25,1 x 16,7mm. Yani, 35mm’ye aslına bakarsanız çok da uzak değil, özellikle de daha büyük negatifleri düşününce. Bu boyuttaki film kartuşlarını kullanan makineler çok popüler olmamış zamanında. Belki de günümüzde birçok insanın önyargısı da bundan olabilir, kim bilir…

Dijital Sensörler

Teknoloji gelişip de dijital sensörlere geçildiğinde ise durumlar biraz değişmiş. Gerek Ar-Ge, gerekse üretim maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle dijital makinelerde başlarda APS-C boyutundaki sensörler kullanılmış. Zamanla önce APS-H, sonra da 35mm “öncü” markaların üst sınıf dijital makinelerinde kullanılmaya başlamış. Günümüzdeyse Fujifilm, Hasselblad ve PhaseOne ise orta format makine üreten markalar listesinde. Ancak dijitalde 35mm format şu anda “ormanın kralı” konumunda.

Bu “kısa” girişte geçen formatlar ve daha fazlasını aşağıdaki fotoğraflarda görebilirsiniz. İlk fotoğraf, büyük formattan 35mm’ye kadar, ikinci fotoğraf ise 35mm’den cep telefonlarımızda yer alan sensörlere kadar karşılaştırma sunuyor (Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz).

Film/Sensör Boyutlarının Fotoğrafa Etkileri

Yaptığımız tanımlamaların pratik etkilerinden bahsetmeden herhangi bir anlamı olmaz. Gelin bu konuya bakalım. Temel kural, diğer etkenlerin aynı kalması şartıyla:

  • Sensör/film boyutu büyüdükçe alan derinliği azalır
  • Sensör/film boyutu büyüdükçe kumlanma (gren) azalır
  • Sensör/film boyutu büyüdükçe çözünürlük artar

Yani, temel olarak sensörün büyümesi fotoğrafın kalitesini artırmaktadır. Bu kısma fizik bilimine inanan kimsenin itiraz etmesi mümkün değil. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şu, bu listelenen noktaların tamamı “genel” tabirler. Açıklayayım: Sony’nin en son duyurduğu tam çerçeve makinesi A1, 50MP çözünürlüğe sahip bir sensöre sahip. Yani, orta format sularında gezen bir çözünürlükten bahsediyoruz. Hatta Canon’un ve Sony’nin 90-100MP çözünürlüğe sahip tam çerçeve sensör çalışmaları olduğu da biliniyor. Bir başka örnekse Canon’un yeni makinelerinden biri olan EOS RP’de bulunan sensörü ve Fujifilm’in APS-C boyutundaki güncel sensörünün çözünürlüğü aynı. Gren konusunda ise büyük sensörlerin piksel boyutlarının aynı çözünürlükteki daha küçük sensörlü makinelere göre büyük olmasından mütevellit, daha fazla ışık alabilmesini ve haliyle daha temiz bir görüntü elde edilebilmesini sağlıyor. Alan derinliği konusunda ise mesafe, kullanılan lensin odak uzaklığı ve diyafram açıklığı gibi etkenler göz önüne alındığında net olmayan alanların miktarı sensör boyutundan bağımsızlaşıyor. Yani, yukarıda bahsedilen noktalar, diğer etkenlerden bağımsız, genel noktalar.

Tüm Bunlar Gerçek Hayatta Ne İşimize Yarayacak?

Aslında bu konu oldukça derin konu, ama biraz özetlemeye çalışacağım. Zaten temel bilgilerden henüz sıkılmadıysanız bu bile takdire şayan bir durum. Bundan sonrasında sizi çok fazla sıkmak istemiyorum.

Gerçek hayatta bilmemiz gereken şey şu, son 5, hatta 10 yılda piyasaya çıkan hiçbir fotoğraf makinesi kötü değil. İster tam çerçeve olsun, isterse APS-C, hepsi güzel fotoğraflar çekebileceğiniz makineler. Bu konuyu baştan belirteyim. Bundan sonrakiler zaten kişisel tercihlerden ibaret. Ve insanın hangi noktada “tamam, bu benim için yeterli” diyebildiği ile ilgili. Uç durumlar hariç tutulmak üzere ister APS-C makine olsun, ister tam çerçeve makine olsun, ve hatta orta format olsun, güzel ve kaliteli fotoğraflar çekmek mümkün.

Ancak elma ile elmayı her zaman aynı kefeye koymak mümkün değil. Sensör boyutlarının farklı olduğu durumlarda, aynı noktada buluşabilmek adına, odak uzaklığı ve diyafram ölçülerinin günlük hayatta kullanılan bir standardı oluşmuş durumda, o da bunların tam çerçeve karşılıkları. Fujifilm özelinde bahsedersek bu değer 1,51 (Genelde 1,5 alınır). Yani, Fujifilm ekosisteminde XF lenslerden konuşurken 56mm f1.2 lens ile çekilen bir fotoğrafın alan derinliği ve görüş açısı anlamında tam çerçeve karşılığı yaklaşık 85mm f1.8 oluyor. Tabii ki bu çevrim bu kadar kolay değil, çok daha detaylı ve birkaç farklı etken de var ancak fotoğraf karakteristiği noktasında bu çevrim yaklaşık olarak doğru denebilir. Bilinmesi gereken noktaysa, ışık miktarı için bu çarpanın gözönüne alınmasına gerek yok. İşin o kısmını neyse ki makinenin içindeki pozometre hallediyor.

Bu şu demek: Küçük sensör boyutunun dezavantajlarını, diyaflarmları daha açık objektiflerle kapatabiliyoruz. Ancak, teknolojinin ve ekonomik fizibilitenin sınırlarından dolayı tam çerçeve lenslerin karakteristiklerini bire bir karşılamak mümkün olmuyor. XF serisi lenslerin en açık diyaframlı olanı 50mm f1 (ki f1 otomatik odaklama yapabilen bir lens için müthiş bir değer) ancak bu lens tam çerçeve sistemler için f1,5 demek ve bu çok da aman aman bir değer değil. İşte bu noktada da yazının başında bahsedilen “yeterli” kavramı devreye giriyor. Eğer bir fotoğrafçı gerçekten 85mm f1,2’nin alan derinliğine ihtiyaç duyuyorsa, onun için tam çerçeve şimdilik vazgeçilmez ve böyle insanlar varlar. Ancak, o denli sığ alan derinliği herkes için ne kadar gerekli, bu kısmı muamma. Şurada görülebilen fotoğraf grubundaki portrelerin alan derinliğindeki sığlık bence yeter de artar. Haliyle naçizane benim fikrim APS-C de doğru lensle iş görür. Burada Fujifilm’in müthiş lensleri son derece yeterli.

Bu yazdıklarım biraz azla yetinmek gibi gelebilir kulağa. Aslında doğrudur ama eksiktir. Azla değil, yeteri kadarla daha doğru bir tabir olacaktır. Çünkü ben de yıllarca tam çerçeve sensörle çekim yaptım. Canon’dan Fujifilm’e geçerken de ciddi anlamda kaygılıydım, bu nedenle uzun bir süre de erteledim tam geçişi. Ancak şimdi anladım ki o koca koca gövdeleri, makineleri taşımaya gerek yokmuş. Beni tatmin eden fotoğrafları çok daha kaliteli gövde ve lenslerle, daha küçük ve hafif makinelerle de elde edebiliyorum. Üstelik son derece keyifli bir topluluk da cabası. O yüzden, size “APS-C iyidir, yeterlidir” diyemesem de, eğer önyargılarınız varsa gelin bunlardan vazgeçin diyorum. Gidin, Fujifilm Türkiye’nin mağazalarında elinize alın, çekim yapın. İnanın çok satan markaların tek özelliği tam çerçeve sensörü olan giriş seviye makinelerden daha çok tatmin edecektir sizi. Üstelik benzer fiyatlara…

Ha, yetmedi mi? Sensör boyutu sizin için önemli mi? O zaman da Canon ve Sony’nin üst seviye makinelerinin fiyatına yakın bir fiyata (R5, A1, A7R4, vb. ) ve boyutuna orta format bir Fujifilm düşünebilirsiniz ;). Mesele büyük boy sensörse, o zaman pekala tam çerçeveden de daha büyük sensörlü bir seriye geçebilirsiniz.

2 thoughts on “Sensör Büyüklüğü Ne Kadar Önemli? (Namıdiğer Tam çerçeve vs APS-C)<span class="wtr-time-wrap after-title"><span class="wtr-time-number">9</span> dakika</span>”

  1. Hala xpro2 ve xt2 ile düğün vs gibi ticari iş yapanlar var dünyada fotoğrafçı için aslında tarzımı bulunca sensör vs biraz teknık konular arka planda kaldığını düşünüyorum o yüzden sensör buyuk olsada çok bir şey değişmez

    1. Merhaba Aykut Bey, evet, hem yerli, hem de yabancı birçok fotoğrafçı çok çok güzel işlere imza atıyor. O yüzden de salt olarak sensör boyutu çok belirleyici olmuyor. Yorumunuz için teşekkürler

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir